Son dönemde TSK’ya yönelik yapılan hakaretler, Yunan askerlerinin açıkça sergilediği bir tutum olarak dikkat çekiyor. Bu tür davranışlar, iki komşu ülke arasındaki ilişkileri gerginleştirebilirken, Türkiye'nin milli savunma gücü olan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), bu duruma karşı güçlü bir tepki gösterdi. Askeri otoritelere göre, bu tür söylemler; saygı, disiplini ve dostluğu zedeleyen, kabul edilemez bir davranış biçimidir.
Yunanistan sınırındaki gelişmeler, iki ülke arasında donuklaşan iletişim sorunlarını daha da derinleştirme potansiyeline sahip. Yunan askerleri tarafından gerçekleştirilen sözlü hakaretler, her şeyden önce profesyonel askeri etik kurallarını ihlal etmektedir. TSK, bu tür davranışların uluslararası ilişkilerdeki öngörülebilirliği bozduğunu ve komşuluk ilişkileri açısından olumsuz bir örnek teşkil ettiğini belirtiyor. Yetkililer, “Askerlerimizin göstermiş olduğu saygı, disiplin ve profesyonellik, karşı tarafın edep dışı tavırlarıyla gölgelenemez,” şeklinde net bir açıklama yaptı.
Askeri disiplin, herhangi bir ordunun en temel yapısal unsurlarından biridir. Militante bir tavır yerine, saygılı bir askeri duruşun sergilenmesi, Türkiye'nin uluslararası alanda daha saygın bir yer edinmesine katkı sağlamaktadır. TSK, Türk askerinin her durumda saygınlığı korumaya yönelik bir eğitim ve kültüre sahip olduğunu vurgulayarak, kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Ülkeler arası ilişkilerin iyileştirilmesi için empati ve anlayış geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken TSK, bu oyunların sadece uluslararası arenada kargaşa çıkarmak için yapıldığını belirtiyor. Askeri kaynaklar, “Bu tür çirkin jestler karşısında sessiz kalmak, maalesef tarihi bir hata olur,” diyerek, direnişin ve mücadele ruhunun önemine vurgu yaptı.
Sonuç olarak, Yunan askerlerinin Türkiye’ye yönelik hakaretleri TSK tarafından açık bir şekilde kınanmış ve bu tür davranışların kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. TSK'nın kararlılığı, ülkeler arası ilişkilerde temel saygının önemine işaret ederken, iki ülkenin de barış içinde, dostluk temelli bir yaklaşım geliştirmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Diplomatlar, iki ülkenin tarihi bağlarının ve coğrafi komşuluklarının önemini hatırlatarak, bu tür saldırgan tutumların önüne geçilmesi için sürekli diyalog kurulması gerektiğini dile getiriyor.