Toplumda yaygın şekilde kabul gören bir ifade vardır: "Erkekler Mars’tan, kadınlar Venüs’ten!" Bu popüler kavram, cinsler arasındaki davranış ve iletişim farklılıklarını açıklamakta sıklıkla kullanılmaktadır. Son yıllarda, bu konuda pek çok araştırma ve öneri ortaya konmuştur. Psikoloji ve sosyoloji alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Türkçapar, erkekler ve kadınlar arasındaki iletişim farklılıklarını derinlemesine ele alarak, bu metaforun ne denli doğru olduğunu sorguluyor. İşte, bu söylem üzerine derinlemesine bir bakış.
Erkeklerle kadınlar arasındaki iletişimin anlaşılması üzerine yapılan araştırmalar, bu iki cinsin sosyalizasyon süreçlerinin farklı olduğunu göstermektedir. Çocukluk döneminden itibaren, erkeklerin ve kadınların oynadıkları oyunlar, etkileşim biçimleri üzerinde belirleyici etkiler yaratmaktadır. Erkek çocuklar, daha çok rekabetçi oyunlar tercih ederken, kız çocukları işbirliği ve iletişime dayalı oyunlar tercih etmektedir. Bu durum, zamanla iletişim tarzlarına da yansıyarak yetişkinlik döneminde belirginleşmektedir.
Prof. Dr. Türkçapar’ın belirttiğine göre, erkekler genellikle doğrudan ve net bir iletişim tarzını benimserler. Sorulara hızlı yanıt verme eğilimindedirler ve duygularını ifade etme biçimleri kısıtlı olabilir. Bunun aksine, kadınlar daha duygusal ve empatik bir iletişim kurma eğilimindedirler. İlişkilerde duygu paylaşımına daha fazla önem verir, karşındakini anlamaya çalışırlar. Bu nedenle de, erkeklerin genellikle 'göz temasını azaltma' veya 'kısa cevap verme' eğilimleri, kadınlar için bir sorun teşkil edebilir.
Prof. Dr. Türkçapar, Mars ve Venüs metaforunun kültürel bir fenomen haline geldiğini, ancak bazılarının bu durumu abartarak cinsiyetler arasındaki farklılıkları belirginleştirdiğini ifade ediyor. Bu metaforun yarattığı yanlış anlamalar, bazılarının karşı cinsle olan iletişiminde yaşadığı sorunların temel nedenlerinden biri olabilir. Aslında, her birey kendi kişisel özellikleri ve deneyimlerine göre farklılık gösterir. Erkekler ve kadınlar aynı ortamda yer alsalar da, kişisel geçmişleri, iletişim biçimlerini etkileyen en önemli faktördür.
Türkçapar, iletişimde cinsiyet farklılıklarının yanı sıra, toplumsal normların ve rollerin de önemli bir rol oynadığını vurguluyor. Örneğin, erkeklerden 'sert olmaları' ve 'duygularını saklamaları' beklenirken, kadınlardan 'nazik' olmaları ve duygularını açıkça ifade etmeleri beklenir. Bu tür sosyal beklentiler, bireylerin iletişim tarzını ve ilişkilerini büyük ölçüde etkiler. Ancak bu duyular, bireyin gelişiminde ve sosyal ilişkilerde olumlu ya da olumsuz bir etkiye sahip olabilmektedir.
Sonuç olarak, Prof. Dr. Türkçapar, erkekler ve kadınlar arasındaki iletişim farklılıklarını anlamanın, ilişkilerin kalitesini artırabileceğini belirtiyor. Duygular, ifade şekilleri ve iletişim tarzlarının anlaşılarak, çiftlerin birbirlerini daha iyi anlayabileceklerini vurguluyor. 'Mars’tan gelen' ve 'Venüs’ten gelen' bireylerin, bu farklılıkları kucaklayarak, ilişkilerini güçlendirebileceklerine dair önemli bir mesaj veriyor.
Erkekler ve kadınların iletişimde daha sağlıklı bir denge kurmaları için öncelikle kendilerini ve karşı tarafı tanımaları büyük bir önem taşıyor. Türcülüğün yaygın olduğu toplumlarda, bu tür iletişim farklılıklarını doğru anlayabilmek ve yönetebilmek, ilişkilerdeki çatışma alanlarını azaltmak için kritik bir adım olacaktır. Eğer cinsler birbirlerinin dilini konuşmayı başarabilirse, sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler de kolaylaşacaktır.