Çanakkale, tarihteki önemli rolü ve doğal güzellikleri dışında, zengin kültürel mirasıyla da dikkat çeken bir şehir. Bu coğrafya, sadece savaşların değil, aynı zamanda geleneklerin ve kültürlerin de beşiği. Günümüzde, geçmişin izlerini taşıyan bazı bireyler "Yaşayan İnsan Hazinesi" unvanıyla onurlandırılmış durumda. Bu özel unvan, yalnızca belgeli bilgi taşıyıcıları değil, aynı zamanda duygusal ve kültürel akışı sürdüren önemli bireyleri de kapsıyor.
“Yaşayan İnsan Hazinesi” terimi, UNESCO tarafından belirlenen ve kültürel mirası oluşturan geleneksel bilgi ve pratikleri yaşatan bireyleri tanımlamak için kullanılıyor. Bu unvan, toplumsal hafızanın bir parçası olarak kabul edilen ve gelecek nesillere aktarılması gereken bilgileri taşıyan insanlara verilir. Çanakkale, zengin folkloru ve geleneksel sanatlarıyla dikkat çeken birçok "Yaşayan İnsan Hazinesi"ne ev sahipliği yapıyor. Yerel el sanatları, halk oyunları, müzik ve geleneksel mutfak gibi unsurlarla, bu bireyler, geçmişle günümüz arasında köprü kuruyor.
Çanakkale’de yaşayan bu hazinelerden biri, geleneksel müzik icracısı olan Nuri Usta. 70 yaşında olan Nuri Usta, çocukluğundan beri atalarından devraldığı saz çalma yeteneği ile tanınıyor. Yerel halk arasında sadece müziği ile değil, aynı zamanda fıkraları ve hikayeleri ile de bilinen Nuri Usta, Çanakkale’nin kültürel üretkenliğine önemli katkılar sağlıyor. Onun gibi birçok sanatçı, eski gelenekleri yaşatmaya ve genç nesillere öğretmeye büyük bir özveri ile devam ediyor.
Diğer bir önemli figür ise, geleneksel el sanatları ustası Elif Hanım. Elif Hanım, Çanakkale’nin yerel dokuma yöntemlerini günümüzde yaşatmayı başarmış bir sanatçı. Düğünlerde, özel kutlamalarda kullanılan geleneksel dokuma ürünleri, onun ellerinden geçiyor. Elif Hanım, genç nesillere bu sanat dalını öğretmek için çeşitli atölyeler düzenleyerek, geleceğin sanatçılarının yetişmesine katkıda bulunuyor. Her iki sanatçı da, Çanakkale’nin kültürel kimliğini oluşturan unsurları yaşatmak için yıllardır mücadele ediyorlar.
Yaşayan İnsan Hazineleri olarak tanınan bu figürler, sadece geçmişi yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgenin turizmine ve ekonomik yaşamına da katkıda bulunuyorlar. Yerli ve yabancı turistler, bu insanların eserlerini görmek, hikayelerini dinlemek ve doğal olarak bu kültürel zenginliklerin bir parçası olmak için Çanakkale’yi ziyaret ediyorlar. Bu ziyaretlerle birlikte, geleneksel yöntemlerle üretilen el yapımı ürünler, kültürel birer aktarıcı olarak öne çıkıyor.
Son derece üretken olan bu yaşayan hazineler, aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleri aracılığıyla da topluma katkı sağlıyorlar. Atölye çalışmaları, sergiler ve çeşitli etkinlikler düzenleyerek, gençlerin geleneksel sanatlardaki bilgilerinin artmasını ve bu değerlerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlıyorlar. Çanakkale’deki bu çalışmalara katılan gençler, sadece sanatlarını geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda kültürel değişimin parçası haline geliyorlar. Böylece, yaşlı ustaların bilgileri, yeni nesillere aktarılıyor ve ürünler ilgili toplumların kültürel varlığına katkıda bulunuyor.
Sonuç olarak, Çanakkale’nin "Yaşayan İnsan Hazineleri", geçmişin değerlerini günümüze taşımakla kalmıyor, bu değerlerin korunmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını da sağlıyor. Bu bireyler, toplumlarının kültürel kimliğini oluşturan, unutulmaması gereken unsurların gardiyanlarıdır. Her birinin hikayesi, sadece kendi hayat hikayeleriyle kalmıyor, aynı zamanda Çanakkale’nin tarihini ve kültürel zenginliğini de yansıtıyor. Bu nedenle, Çanakkale'nin Yaşayan İnsan Hazineleri, hem geçmişin mirasını yaşatıyor hem de geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.