Antikacılık, geçmişin izlerini taşıyan eşyaların saklanması ve geleceğe aktarılması anlamına gelir. Yüzyılları aşan birçok nesne, zamanla birlikte değer kazanırken, bazıları ise nostaljik bir bağ kurmamıza yardımcı olur. İstanbul'un tarihi semtlerinden birinde, 44 yıldır bu işle uğraşan bir antikacı, özellikle gramofon koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Eski müzik aletleri ve gramofonlar, sadece müzik dinleme aracı değil, aynı zamanda dönemin yaşam tarzını, sanatını ve kültürünü de yansıtan parçalardır. Bu usta, asırlık gramofonlara duyduğu sevgi ve saygıyla onları adeta birer sanat eseri gibi koruyor ve gelecek nesillere aktarıyor.
Antikacılık, bir tutku ve sanat işidir; ancak gramofonlar bu dünyada ayrı bir yer tutar. Çünkü gramofonlar, yalnızca bir ses kaynağı değil, aynı zamanda tarih kokan, belirli bir dönemi ve stili yansıtan kültürel objelerdir. Bu usta, gramofonlarla başlayıp zaman içerisinde bu alanda geniş bir koleksiyon oluşturarak, adeta bir tarihe tanıklık ediyor. Antikaların en çok ilgisini çeken yönü, geçmişte nasıl kullanıldıkları ve insanların nasıl yaşadığı üzerine sorgulamalar yapmaktır. Her gramofonun, geçmişle kurduğu bir bağ var; kimi zaman hatıralara, kimi zaman ise geçmiş dönemlerin müzikal zenginliğine açılan bir kapı.
Usta antikacı, elindeki gramofonları sadece birer iş parçası olarak görmekle kalmıyor, her birine kendi hikayesini de yazarak onların değerini artırıyor. 44 yıllık kariyeri boyunca topladığı koleksiyon, dönem dönem sergilemeler ve açık hava etkinlikleriyle de sanatseverlerle buluşturuluyor. Zamanla azalan gramofon üretimi ve artan dijitalleşme, bu koleksiyonları daha da özel kılıyor. Antikacı, bu gramofonlarla ilgili her türlü bilgiye sahip, her birinin üretim yılı, kullanıldığı yer ve sahipleri hakkında hikayeler anlatıyor. Özellikle eski müzik dinleme gelenekleri ve gramofonların evlerdeki yerini anlatırken, dinleyicilere nostaljik anılar yaşatıyor.
Usta antikacı, gramofonların restore edilmesi konusunda da dikkatli. Her biri için ayrı bir bakım ve onarım süreci gerekiyor. Bu süreçte, mümkün olan en az müdahaleyi yapmak ve gramofonun orijinal yapısını korumak adına titizlikle çalışıyor. Antikaların değerini düşürmemek için sadece gerekli durumlarda müdahale etmeye özen gösteriyor. Bu yaklaşımı, onu bölgede saygı duyulan bir uzman haline getiriyor. Diğer antikacılardan farklı olarak, gramofonların restorasyon süreçlerine odaklanması, onu gramofon sanatı ve antikacılığı konusunda bir otorite yapıyor.
Sonuç olarak, 44 yıldır antikacılık yapan bu usta, asırlık gramofonları gözü gibi korurken, dinleyicilere geçmişe ait melodilerle dolu bir yolculuk yapma fırsatı sunuyor. Antikacılığın sadece alım ve satım işlerinden öte, bir kültürü yaşatma sanatı olduğuna inanıyor. Gramofonların tarihine ve değerine duyduğu saygı, onun bu alandaki deneyimlerini daha da anlamlı kılıyor. Bu nedenle, İstanbul'un tarihi sokaklarında dolaşan her müzik sever, bu usta antikacının kapısından girmeden geçmemeli; çünkü bir gramofon, belki de geçmişin en güzel notalarını barındırıyor.